KARŞI VEKÂLET ÜCRETİ
Yargı organlarınca davayı kaybeden tarafça ödenmesine karar verilecek vekâlet ücretine uygulamada, karşı vekâlet ücreti denilmektedir. Karşı vekâlet ücretinin yargılama giderleri arasında sayılması konusunda Avukatlık Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu vekâlet ücretinin asil lehine mi yoksa vekil lehine mi hükmedileceği konusunda söz konusu kanunlarda farklı hükümler mevcuttur.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. Maddesi: “(1) Yargılama giderleri şunlardır: …. ğ) Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti.” İlgili kanun maddesi gereğince, vekille takip edilen davalarda takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinde, kanunda yazılı hâller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; vekâlet ücretinin de dâhil olduğu yargılama giderlerinin kısmen ya da tamamen aleyhine hüküm verilen taraftan alınarak, kısmen ya da tamamen lehine hüküm verilen tarafa verileceği anlaşılmaktadır. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde ise, dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olduğu ve bu ücretin, iş sahibinin borcu nedeniyle takas veya mahsup edilemeyeceği ve haczedilemeyeceği; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 330. maddesinde ise vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin, taraf lehine hükmedileceği kuralı mevcuttur.
Karşı vekâlet ücretine hükmedilmesi için, davada haklı çıkan taraf vekilinin duruşmalara katılıp katılmaması önem arz etmemektedir. Zira karşı vekâlet ücreti, bir kimsenin dava açarak veya kendisine karşı açılan davada hak ya da alacağını elde etmek için bir avukattan hukuki yardım almak zorunda kalması nedeniyle hükmedilmektedir. Bununla birlikte, vekilin davayı başından sonuna kadar takip etmesi de gerekmemektedir. Yargılamanın herhangi bir aşamasında bir tarafın kendisini vekille temsil ettirerek vekil tarafından herhangi bir işlem yapılmış olması halinde o tarafın davada haklı çıkması halinde lehine vekâlet ücretine hükmedilecektir.
Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği belirtilmiş olup, maddede de ifade edildiği üzere avukatın müvekkiline ya da iş sahibine vermiş olduğu hukuki yardım sonucu elde ettiği kazanç, avukatlık ücreti olarak adlandırılır. Avukatlık faaliyetinin bir serbest meslek faaliyeti olduğu konusunda ise kuşku bulunmamaktadır. Avukat ile iş sahibi arasındaki bir vekâlet akdine istinaden avukatlık hizmeti verilebileceği gibi, vekâlet akdi olmadan da (danışma gibi) avukatlık hizmeti verilebilir. Her ne şekilde olursa olsun, avukat ile iş sahibi arasında akdedilen (yazılı ya da sözlü) bir sözleşmeye istinaden avukat tarafından yapılan iş ve işlemler avukatlık hizmeti; bu iş ve işlemler karşılığında iş sahibince verilen bedel de avukatlık ücretidir.
İş sahibi ile avukat arasında akdedilen sözleşmede avukatlık ücreti, Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde belirlenen sınırlar dâhilinde serbestçe kararlaştırılabilir. Yapılan sözleşmede bir ücret kararlaştırılmamış olması, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmaması, ücret sözleşmesinin belirgin olmaması, tartışmalı olması veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayılması hallerinde ise değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için, avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki dava konusunun değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar, değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanarak avukatlık ücreti tespit edilir.
Hangi Hallerde Yargı Organlarınca Vekâlet Ücretine Hükmedilir
Yargı organlarınca vekâlet ücretine hükmedilebilmesi için öncelikle bir tarafın kendisini avukat ile temsil ettirmesi ve davanın da kısmen ya da tamamen bu taraf lehine neticelenmesi gerekmektedir. Ancak bu konuda bazı farklı düşünce ve uygulamalara rastlamaktayız. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca vekâlet ücretine hükmedilmesi konusunda aleyhine vekâlet ücretine hükmedilen tarafın kusurlu olması şartı getirilmiştir. Oysa Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda bir taraf aleyhine vekâlet ücretine hükmedilebilmesi için kanunda yazılı haller dışında her hangi bir şart öngörülmemiş, aleyhine hüküm verilmesi yeterli görülmüştür.
Yukarıda belirtildiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan yargılama faaliyeti nedeniyle, kural olarak davanın taraflarınca sarf edilen para, yargılama gideri olarak adlandırılmıştır. Yapılan yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmek suretiyle, bir davanın tarafı olan kişinin, yapılan yargılama sonunda haklı çıkması halinde, söz konusu yargılama nedeniyle yaptığı giderlerin kendisine iade edilmesi ve böylece hakkına tamamen kavuşması amaçlanmaktadır. Vekâlet ücreti, davada haksız çıkan tarafın, diğer tarafı vekil tutmak zorunda bırakmış olması nedeniyle yargılama gideri olarak sayılmıştır. Kendisini yargı organları nezdinde avukat vasıtasıyla temsil ettiren kişi, avukat ile yaptığı vekâlet akdinin bir gereği olarak, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin altında olmamak üzere söz konusu avukata avukatlık ücreti ödeyecektir. Bu kişinin davayı kazanması halinde, ancak ödediği bu avukatlık ücretinin de kendisine ödenmesi suretiyle hakkına tam olarak kavuşmuş olacaktır. Fakat, avukat ile iş sahibi arasında akdedilen sözleşme ile kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamının karşı taraftan alınarak ilgili kişiye verilmesinin bir takım olumsuz sonuçları olabilir. Örneğin, avukat ile iş sahibi arasında muvazaalı ücret sözleşmeleri yapılabilir. Sırf karşı tarafı zarara uğratmak ya da haksız olarak fazla kazanç elde etmek amacıyla, aslında gerçek iradelerine uymayan, sadece davanın kazanılması halinde karşı taraftan yüksek avukatlık ücreti alabilmek amacıyla düzenlenen sözleşmeler yapılabilir. Belirtilen nedenlerle davanın kazanılması veya kısmen kazanılması halinde hükmedilecek vekâlet ücretinin avukata mı yoksa tarafa mı ait olduğu noktasında doktrinde uyuşmazlıklar bulunmaktadır. Avukatlık kanunda yapılan düzenleme ile “avukata ait olduğu” yönünde kabul gerekirken, yargılama giderlerinin tarafa ait olması düzenlemesi ile taraf lehine hükmedildiği kabul edilir.
Bir davada herkes kendisini istediği sayıda avukatla temsil ettirme bakımından özgürdür. Ancak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 4. maddesine göre kendisini birden çok vekille temsil ettiren kişi lehine karar verilmiş olsa bile lehine tek bir vekâlet ücretine hükmedilecektir. Bir başka deyişle, aynı davada bir tarafın birden çok vekille takip edilmesi halinde karşı tarafa bir vekâlet ücretinden fazlasına hükmedilmez.
Müteselsil sorumlu olan kişilerin aynı davada davalı olarak yer almaları halinde, davalıların her birinin kendini vekille temsil ettirdiğinde kendisine karşı açılan dava reddedilen her bir davalının ret nedenlerine bakılır. Kendisine karşı açılan dava reddedilen davalılardan aynı nedenden dolayı reddedilenler bakımından tek bir vekâlet ücretine, ayrı nedenlerden dolayı reddedilenler için ise ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilecektir. Aynı nedenden dolayı dava reddedilmişse davalıların ayrı ayrı vekilleri olmasının ya da ayrı nedenden dolayı dava reddedilmişse davalıların aynı vekille temsil edilmiş olmalarının önemi bulunmamaktadır. Nitekim Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. maddesinin ikinci fıkrasında; müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı düzenlenmiştir.
Vekâlet ücretinin hükmedilmesi için tarafların talebine gerek yoktur. Vekâlet ücretine, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece re’sen hükmedilir. Bununla birlikte, kural olarak avukat vekâlet ücretinden vazgeçemez. Avukatın vekâlet ücretinden vazgeçebilmesi için avukatın özel yetkisinin bulunması aranır. Vekâlet ücreti, esas hakka sıkı bir surette bağlı olan fer’i bir hak olması nedeniyle vekâlet ücretine asıl davada re’sen karar verilecektir. Ancak mahkemece vekâlet ücretine ilamda kısmen veya tamamen yer verilmemişse ve ilam bu şekilde kesinleşmişse artık bu vekâlet ücretinin ayrı bir dava açılarak talep edilmesi mümkün değildir. Öte yandan tavzih yolu hükme yeni bir unsur eklenemeyeceği için de, tavzih yolu ile vekâlet ücretinin eklenmesi mümkün değildir.
Vekâlet ücretinin asıl hakka bağlı fer’i bir hak olması nedeniyle asıl hükümde vekâlet ücretine ver verilmesine rağmen hüküm kaldırıldığında ya da bozulduğunda vekâlet ücreti usulî kazanılmış hak oluşturmaz. Ancak hüküm esastan temyiz edilirken vekâlet ücreti yönünden de temyiz edilmiş ve vekâlet ücretine ilişkin temyiz itirazları bozma kapsamı dışında kalırsa bu durumda vekâlet ücreti karşı taraf bakımından usulî kazanılmış hak teşkil eder. Bunun yanında, bir taraf lehine vekâlet ücretine olması gerekenden az miktarda hükmedilmiş olması halinde bu taraf hükmü bu yönden temyiz etmez ise artık Yargıtay kararı bu yönden diğer taraf aleyhine bozamaz.
Yargılama sonucunda haklı çıkan tarafın lehine hükmedilen vekâlet ücretinin avukat kendi adına ilamlı icraya konu edemez. Zira yargılamada taraf olan iş sahibi lehine hükmedilen vekâlet ücretini avukat ancak müvekkili adına ilamlı icraya konu edebilir. Bununla birlikte Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 73. maddesi uyarınca, avukat vekâletnamesinde ahzu kabza yetkisi bulunmasa bile yargılama gideri olan vekâlet ücretini tahsil edebilir. Buna karşın iş sahibinin avukatını dâhil etmeksizin vekâlet ücreti içeren ilamı cebri icraya konu etmesi halinde Avukatlık Kanunu’nun 166. maddesinin üçüncü fıkrasına göre icra dairesinin, takip talebinde bulunan tarafın ilamda adı yazılan avukatına, icra emri ile aynı anda düzenleyeceği bir bildiriyi derhal tebliğ etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Zira bu bildiri avukata tebliğ edilmedikçe icranın sonraki aşamalarına geçilemeyecektir.
SONUÇ
Karşı vekâlet ücreti, yargı mercilerince verilen kararda lehine karar verilen veya kısmen lehine karar verilen taraf için nispi veya maktu vekâlet ücretine hükmedilmesidir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınarak belirlenen karşı vekâlet ücreti her ne kadar uygulamada dava lehine sonuçlanan tarafça avukatı vasıtasıyla ilamlı icraya konu edilse de doktrindeki genel görüşe göre, karşı vekâlet ücreti dava lehine sonuçlanan tarafın hak sahibi olduğu bir yargılama gideri olarak kabul edilir.
Karşı vekâlet ücretinin yargılama giderleri arasında sayılmasının en önemli sebebi verilen kararda lehine veya aleyhine hüküm kurulabilecek tek kişinin yalnızca taraflar olabileceğidir. Davada tarafların vekilleri o davanın tarafı olmadığından, karşı vekâlet ücreti de taraf lehine veya aleyhine hükme konu edilir. Sonuç itibariyle uygulamada, karşı vekâlet ücretinin lehine hükmedilen taraf vekillerinin emek ve mesailerine karşılık olduğu bu nedenle aksine sözleşme yapılmamışsa karşı vekâlet ücretinin alacaklısının avukatlar olduğu görüşü benimsenmiştir.