TÜRK HUKUKUNDA EVLATLIKTAN RED MÜESSESİ

TÜRK HUKUKUNDA EVLATLIKTAN RED MÜESSESİ

Halk arasında, dizilerde veya filmlerde evlatlıktan red kavramını sıklıkla duymaktayız. Ancak hukukumuzda evlatlıktan red olarak açıkça bir hukuki düzenleme bulunmamaktadır. Bu doğrultuda da Türk hukukunda evlatlıktan red davası şeklinde bir dava türü bulunmamaktadır.

Evlatlıktan red durumuna yakın olan veya karşılık gelen durum mirasçılıktan çıkarma (mirastan ıskat) müessesidir. Mirasçılıktan çıkarma, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 510 ila 513. Maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerindeki öngörülen şartların varlığı durumunda Mirasbırakan, yapacağı ölüme bağlı tasarruf işlemi ile saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilecektir.

Kanunumuza göre, saklı paylı mirasçılar ise birinci zümrede mirasbırakanın altsoyu yani mirasbırakanın çocukları, torun çocuklarıdır. İkinci zümrede ise mirasbırakanın anne ve babası saklı paylı mirasçılardandır. Üçüncü zümrede saklı paylı mirasçılar yoktur. Bu sayılanlar dışında ise bir de mirasbırakanın eşi saklı pay mirasçıları arasındadır.

Mirasbırakan, kanunda belirlenen sebeplere dayanarak saklı paylı mirasçılarını mirastan çıkarabilir. Mirasçılıktan çıkarma işlemi ölüme bağlı tasarruf ile yapılabilir.

Mirasbırakan, çıkarma sebebini açık olarak belirtmelidir.

Mirasçılıktan çıkarma sebepleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 510. Maddesinde açıkça belirtilmiştir. İlgili maddeye göre,

“I. Sebepleri

Madde 510- Aşağıdaki durumlarda mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir:

  1. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
  2. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse.”

Görüldüğü üzere kanun koyucu tarafından düzenlenmiş olan ilgili madde de mirasbırakanın, mirasçılıktan çıkarma işlemini ölüme bağlı bir tasarrufla yapabileceği belirtilmiştir. Ardından da hangi durumlarda mirasçılıktan çıkarma işleminin yapılabileceği düzenlenmiştir.

İlgili iki durumdan biri mirasçının, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemiş olmasıdır. Bu kapsamdaki suçlara örnek olarak mirasçının mirasbırakanı yaralaması örnek verilebilir.

İkinci durumda ise mirasçının, mirasbırakana ve mirasbırakanın aile üyelerine karşı aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemiş olmasıdır.

Mirastan ıskat, cezai ve koruyucu ıskat olarak ikiye ayrılmaktadır. Yukarıda vermiş olduğumuz Türk Medeni Kanunu’nun 510. Maddesinde düzenlenen durum cezai ıskat sebepleridir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ne göre,

“Cezai (olağan) ıskat sebepleri iki kısımda incelenebilir.


1- Mirasçının murisine ve onun yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesidir. Bu suçun tamamlanması şart olmadığı gibi bu konuda bir mahkumiyet kararı bulunması da koşul değildir. Aftan ve zamanaşımından yararlanılmasının da önemi yoktur.
Ağır suçtan amaç miras bırakanın şahsiyet haklarına, beden tamlığına, mamelekine yönelik onunla aile bağlarının koptuğunu gösteren hukuka aykırı bir fiildir. Bunun belirlenmesinde ceza hukuku değil Medeni Hukuk kuralları göz önünde bulundurulacaktır. Mirasbırakanın yakınlarına karşı aynı nitelikte işlenen suçlarda ıskat nedenidir. Yani suçun mutlaka murise karşı işlenmiş olması da koşul değildir.
Yakınlık kavramına murisin sevgi, saygı ve bağlılık duyduğu tüm kişiler örneğin arkadaşlar, nişanlı, öğretmen, öğrenci, ona bakan onu koruyan veya onun baktığı, koruduğu vb.. kişilerde dahildir (MK. 457/1 md.).


2-Mirasçının murise ve ailesine karşı kanunen mükellef olduğu aile hukuku vazifelerini büyük bir kusurlu davranışla yerine getirmemesi (MK. 457/2. md.).
Örneğin; Medeni Kanun’un 151.maddesinde düzenlenen sadakat, yardım, bağlılık, çocuklara itina gösterme görevini yapmaması,
Ana baba ve çocukların karşılıklı sevgi ve saygı şefkat bağları, yoksulluğa ve zarurete düşmede yardım yükümlülüğü, nafaka borcu (MK. madde 315) aile birlik ve huzuru bozan davranışlarda bulunmama ilkelerine aykırı hareketler vb.. gibi.
Aynı nedenlerle evlatlık da mirastan ıskat edilebilir veya aynı nedenlere dayalı olarak evlatlığın evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası da açılabilir (MK. madde 258, 457). .
Ancak, bu haklar şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan mirasçılara geçmez, sadece muris tarafından kullanılabilir. Mirasçılar bu konuda açılmış bir dava varsa murisin ölümü halinde bu davalara devam edebilirler.
Iskat sebebi açık olmalı, belirli bir eyleme, işleme ve davranışa dayanmalıdır. Sadece mirastan ıskat ettim, miras dışı bıraktım, bana ilgi göstermedi vb.. gibi gerekçesiz sözler yeterli sayılmamalıdır. Iskat sebebi kabul edilen olayların delillerinin gösterilmesi de mirasçının ıskata itirazı halinde diğer tarafa kolaylık sağlayacağından, tasarrufta yer almalıdır.

Iskat edilen şahsın ıskatla mirasçılık sıfatı sona erer.” (2013/15148 E 2013/16683 K)

Koruyucu ıskat ise Türk Medeni Kanunu’nun 513. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre,

“Madde 513- Mirasbırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilir. Ancak, bu yarıyı mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülemesi şarttır.”

Mirasçılıktan çıkarma için herhangi bir başvuru yapılması zorunluluğu yoktur. Mirasbırakan bu işlemi, ölüme bağlı bir tasarruf olarak yapmaktadır. Bu tasarrufu vasiyetname veya miras sözleşmesi ile yapabilir.

Mirasbırakan resmi vasiyetname düzenleyebileceği gibi kendisinin düzenleyeceği el yazılı vasiyetname ile de bu tasarrufu gerçekleştirebilir.

Türk Medeni Kanunu’nun 512. Maddesine göre,

“III. İspat yükü

Madde 512- Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir.

Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer.

Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur.”

Mirastan çıkarılan mirasçı, mirasbırakanın tasarrufuna itiraz ederek ilgili tasarrufun iptalini sağlayabilmektedir. Bunun için iptal davası açılması gerekmektedir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin bir kararında ıskata itiraz nedenlerine açıkça değinilmiştir. İlgili bu karara göre,

Genel olarak iskata itiraz nedenleri:

Davacı genel olarak vasiyetçinin ehliyetsiz olduğunu, iskatın hata, hile, ikrah sonucu yapıldığını ortaya koyarsa veya vasiyetname şeklen geçersiz ise iskat tasarrufu iptal edilir ve mirasçı iskat edilmemiş gibi tüm miras hakkına kavuşur.

Özel olarak iskata itiraz nedenleri:

Cezai (olağan) iskatın hükümsüz kılınması konusunda ölüme bağlı tasarrufun genel olarak hükümsüzlüğü yanında Medeni Kanun’un 512.maddesinde belirlenen bazı özel durumlarda mirastan iskat edilen mirasçıya, iskata ilişkin ölüme bağlı tasarrufa itiraz ederek onu kısmen veya tamamen etkisiz bırakma imkanı tanınmıştır. İskat edilen mirasçı, bu itirazını duruma göre tenkis veya iptal davası açmak suretiyle gerçekleştirir.

TMK’nun 510.maddesinde “Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf ile saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarma sebebi olarak, 1)Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, 2) Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse mirasçılıktan çıkarabilir” hükmü getirilmiştir. (Ayrıca mirasçının temyiz kudretine haiz olarak kasıtlı ve kusurlu davranışlarıyla belirli bir fiili yapması şartı aranacaktır. Ancak, muris kusurlu davranışı ile ıskata neden olan olaylara sebep olmuş ise iskat şartları oluşmayabilir. Bu hususun takdiri ise olayların akışına göre, hakime aittir.)

TMK’nun 512/1. maddesinde “Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir.” 2.fıkrasında “Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer”. 3.fıkrasında ise “Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapılmışsa, çıkarma geçersiz olur” hükmü getirilmiştir.” (2013/15148 E 2013/16683 K)

Mirasçılıktan çıkarmanın hükümleri ise Türk Medeni Kanunu’nun 511. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre,

“Madde 511- Mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamayacağı gibi; tenkis davası da açamaz.

Mirasbırakan başka türlü tasarrufta bulunmuş olmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa mirasbırakanın yasal mirasçılarına kalır.

Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir.”

Yargıtay’ın bir kararına göre,

Dava; TMK’nun 512/2.maddesine dayalı mirastan ıskat sözleşmesinin iptali isteğine ilişkindir. Mahkemece, ıskat koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, Kütahya 1.Noterliği’nce düzenlenen 21.11.2006 tarihli düzenleme şeklinde ıskat sözleşmesinin iptaline karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uymamaktadır.

Tarihi açıklanan mirastan ıskat sözleşmesi tarafların annesi davalı T.. E.. ve müteveffa Y.E. tarafından düzenlenmiştir. Mirastan ıskat sözleşmesi, TMK’nun 510. maddesi uyarınca ölüme bağlı tasarruf niteliğindeki işlemlerden olup, tasarrufta bulunan kişinin ölmesi halinde hüküm ifade eder. Mirastan ıskat sözleşmesini düzenleyenlerden davalı anne T.. E.. halen sağ olduğuna, mirasın açılması ancak ölümle gerçekleşeceğine göre, mahkemece davalı Türkan’ın tasarrufunu da kapsayacak şekilde davanın kabulüne ve yazılı sözleşmenin tamamen iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bundan ayrı; mirasbırakan Y.E., ıskat sözleşmesinde mirastan çıkarma sebeplerini açıklamıştır (TMK.md.510/2). Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin itiraz etmesi halinde bu sebeplerin varlığının ispatı çıkarmadan yararlanan mirasçılara düşer (TMK.md.512/2). Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemiş ise, tasarruf mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir (TMK.md.512/3). Bu sebeple de, böyle bir durumda davanın tenkis davası olarak görülüp, tenkis hükümleri çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden mirasbırakanın saklı payı aşan tasarrufu yönünden mirastan ıskat sözleşmesinin iptaline karar verilmesi de doğru bulunmamıştır.”

Yani özetlemek gerekirse Türk Hukukunda evlatlıktan reddetme şeklinde bir müessese açıkça düzenlenmemiştir.

Evlatlıktan red müessesinin açıkça düzenlenmediğini tekrardan belirterek bu duruma karşılık olarak mirasçılıktan çıkarma yani mirastan ıskat durumunu gösterebiliriz.

Evlat, altsoy olduğu için birinci zümrede yer alan saklı paylı mirasçılardan biridir. Bu sebeple evlat, babasına annesine veya babasının veya annesinin yakınlarına karşı ağır bir suç işlerse ya da ilgili kanun maddesinde de belirtildiği gibi aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerini önemli ölçüde ihlal ederse mirasbırakan annesi veya babası tarafından mirasçılıktan çıkarılması mümkündür. Dolayısıyla anne veya babanın çocuklarını, evlatlıktan red müessesine paralel olarak mirasçılıktan çıkarabilmeleri kanunda öngörülen şartlar halinde mümkün olmaktadır.