İNTERNET VE SOSYAL MEDYA YOLUYLA HAKARET SUÇU
İnternetin hayatımıza girmesi, hızla gelişmesi ve buna bağlı olarak sosyal medyanın oluşması sonucu toplumdaki bireylerin çoğu bu mecralarda yer almaya başlamış ve buradaki insan eylemlerinin de ceza kanunumuzda düzenlenmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Gerek bu suç türü gerekse internet üzerinden işlenebilecek diğer suç türleri Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Ceza hukuku, kişinin onurunu, şeref ve haysiyetini, cezai himayenin konusu yapmıştır. Haksız olarak, bir kimsenin onuruna, şeref ve haysiyetine saldırıda bulunmak, hakaret suçuna vücut vermektedir. Kişinin ait olduğu toplumda saygın olmaya, onurunun, şeref ve haysiyetinin sayılmasına hakkı vardır. Bu hak kişinin temel hakkıdır.
İstisnasız herkes suçun faili olabilmektedir. Fail olmak için illaki isnat yeteneğine sahip olmaya gerek yoktur. Yani bir akıl hastasının ya da bir çocuğun, suçun faili olması mümkündür.
Suçun mağduru, suçla ihlal edilen, ceza ile korunan, değer ve menfaatin sahibi kişidir. Kanunumuz ‘ölüyü’ suçun mağduru saymakta, suçun takibinin yakınlarının şikayetine bağlı olduğunu belirtmiştir. (TCK m.130,m.131/2 )
Hakaret suçu huzurda ve gıyapta olmak üzere iki şekilde işlenebilmektedir.
Hakaret suçunun huzurda işlenmesi, hakaret teşkil eden fiillerin aracısız bir şekilde doğrudan mağdura yöneltilmesi ile olur. Ancak sadece bu durumla sınırlı değildir. Nitekim, Türk Ceza Kanunu’nun 125/2 maddesinde “Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde..” huzurda işlenmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Bu sebeple İnternet üzerinden gönderilen sesli, yazılı veya görüntülü ileti ile yapılan hakaret suçu, huzurda yapılmış sayılacaktır.
Hakaret suçunun huzurda işlenmesi, hakaret teşkil eden fiillerin aracısız bir şekilde doğrudan mağdura yöneltilmesi ile olur. Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde mağdura yöneltilmesi huzurda hakaret kapsamındadır.
Gıyapta işlenme halinde suçun gerçekleşebilmesi için en az üç kişiye iletilebilecek şekilde hakaret edilmesi gerekmektedir.
E-posta veya mesaj yolu ile işlenen hakaret suçları uygulamada sıkça görülen hakaret suçları arasındadır. TCK 125’in ikinci bendinde düzenlenen “sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret” suçu da sıradan hakaretle aynı cezaya tabidir. Dolayısıyla sözle veya yazıyla ya da fotoğraf-video gibi bir görsel bir materyal vasıtayla hakaret etmek de hakaret suçu kapsamdadır.
Instagram, Twitter, Facebook gibi sosyal medya siteleri üzerinden, doğrudan mesaj ile yahut ana sayfasında, takipçilerine, mağdur kişiye yönelik hakaret içerikli paylaşımlarda bulunması ya da herhangi bir paylaşıma yaptığı yorumda, yukarıda belirtilen suçu oluşturacak paylaşımlarda bulunması durumunda şikayette bulunulabilmektedir.
Hakarete uğrayan bir kimse bu sebepten dolayı kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle hakaret eden taraftan manevi tazminat talebinde bulunabilmektedir. Tazminat miktarını hakim, tarafların sıfatını, sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate alarak takdir etmektedir.
İnternet yoluyla ve sosyal medya üzerinden hakarete ilişkin davalarda failin belirlenebilmesi önem arz etmektedir. Zira kişilerin başka bir kimse adına hesap açarak onun adına hakaret suçu işlemesi mümkünken kimliği gizli olarak, sahte hesaplar üzerinden hakaret suçunu işlemesi mümkündür. Bu durumlarda suç işlenen hesapların kullanıcıları ve bu suçların failleri IP adreslerinin tespiti ile bulunmaktadır.
İnternet yahut sosyal medya yoluyla tarafınıza hakaret edildiğini ve kişilik haklarınızın zarar gördüğünü düşünüyorsanız şikayetçi olmak ve tazminat talebinde bulunmak için hukuki destek almanması gerekecektir. Yine belirtmek gerekir ki hakaret suçu, soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlı bir suç olup, şikayet etme hakkına sahip kimsenin suçun öğrenilmesinden itibaren 6 aylık süre içerisinde şikayette bulunması gerekmektedir.
Hakaret suçunun cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır. Somut olayın özelliğine, suçun işlenme biçimine, suçun ve sanığın durumuna, yapılan savunmaya göre 2 yıla kadar hapis cezasına hükmedilebilmektedir.
Suçun, kamu görevlisine görevinden dolayı işlenmesi durumu harici, üst sınırının 2 yıl olması nedeniyle görevli mahkemenin Sulh Ceza Hakimliği olması gerekmektedir. Ancak uygulamada görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.