İHTİYATİ TEDBİR KARARLARINA KARŞI İSTİNAF KANUN YOLU

İHTİYATİ TEDBİR KARARLARINA KARŞI İSTİNAF KANUN YOLU

GİRİŞ

Bireylerin hak arama hürriyeti Anayasanın 36.maddesinde güvence altına alınmış olup hükme göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir ve hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacaktır. Mahkemelerin iş yoğunluğu ve davaların uzun sürmesi nedeniyle hak sahiplerinin dava sonuçlanıncaya kadar hak kaybına uğraması tehlikesi, geçici hukuku koruma tedbirleri ile büyük ölçüde aşılmıştır. İhtiyati tedbir kararları hızlı ve etkin bir hukuki koruma sağlaması nedeniyle adil yargılanma hakkının temininde önemli bir yere sahip olmakla birlikte ,uygulamada bu konuda verilen yanlış kararların sayısı yadsınamayacak kadar fazladır. İhtiyati tedbir talebi sonucu mahkemece verilen kararlara karşı başvurulabilecek kanun yollarının hak sahiplerince bilinmesini sağlamak ,makalenin temel amacıdır.

İHTİYATİ TEDBİR KAVRAMI

İhtiyati tedbirler ,davacının davayı kazanması hâlinde dava konusu mala kavuşmasını güvence altına alan ve dava sonuçlanana kadar gerçekleşebilecek rizikodan hak sahibini koruyan geçici hukuki koruma tedbirleridir .İhtiyati tedbir kararı, uyuşmazlık tam olarak çözülmeksizin uyuşmazlık konusu hakkın korunmasını ve hüküm kesinleşinceye kadar davacı/davalının hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlarının  önlenmesini büyük ölçüde sağlayan ,talep üzerine mahkeme tarafından konulan geçici hukuki koruma yoludur .İhtiyati tedbir kararının verilebilmesi için  ,dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra hüküm kesinleşinceye kadar hak sahibinin ihtiyati tedbir talebinde bulunması gerekir.

İhtiyati tedbirler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici Hukuki Korumalar”başlıklı onuncu kısım 389-399 maddelerinde düzenlenmiştir.Kanunun 389 /1 .maddesi hükmünde ihtiyati tedbirin tanımı tam olarak yapılmamış ancak  ihtiyati tedbirin şartları sayılmak suretiyle ihtiyati tedbir sebepleri açıklanarak tanıma yakın bir düzenlemeye yer verilmiştir. Madde hükmünden ve ihtiyati tedbirin diğer özelliklerinden anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir kararı, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında verilebilen ve yargılama safhasında kesin hükmün derhal verilememesi nedeniyle yargılama boyunca  uyuşmazlık konusu hakkın korunmasını ve dava sonrası kararın icra edilebilirliğinin sürdürülmesini sağlamak amacıyla mahkeme tarafından konulan geçici hukuki koruma yoludur.Bu tanımdan hareketle ,usulüne uygun yapılmış biri ihtiyati tedbir talebinin kabulü iki 2 şartın aranması gerektiği gerektiği sonucuna varılmalıdır :uyuşmazlık konusu ve taraflardan birinin menfaati gereği korunması gereken bir “hak” ve “ihtiyati tedbir sebebi”nin varlığı .

İHTİYATİ TEDBİR TALEBİ VE TEMİNAT GÖSTERİLMESİ

Hukuk Muhakemeleri Kanunu kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tasarruf ilkesi gereği ihtiyati tedbir talebinin varlığı şarttır. İhtiyati tedbirde görev ve yetki, mülga HUMK düzenlemesinden farklı olarak 6100 sayılı Kanun gereği genel hükümler çerçevesinde tespit edilecektir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 390/1 gereği  ihtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.

İhtiyati tedbir talebi hakkında karar verilirken kural olarak karşı tarafın da dinlenilmesi gerekir.Bu ,adil yargılanma hakkı kapsamında hukuki dinlenilme hakkının da gereğidir.Ancak HMK 390/2 hükmü gereği hâkim talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. İhtiyati tedbir talebi dilekçesinde; İhtiyati tedbirin dayandığı ihtiyati tedbir türü ve sebeplerinin açıkça  ve tam olarak belirtilmesi, ihtiyati tedbir talebinde bulunanın davanın esası hakkında haklılığını en azından yaklaşık olarak ispat edebilecek yasal delillerin  gösterilmesi zorunludur. Yaklaşık ispatta hâkim ispatı gereken hususu muhtemel görmeli ,bir başka deyişle  iddianın doğru olma ihtimali ağır basmakla birlikte doğru olmama ihtimali de zayıf da olsa bulunabilmektedir. İhtiyati tedbire karar verilirken tam ispat aranmayıp yaklaşık ispat koşulunun aranmasının bir sonucu olarak ,talepte bulunanın haksız olma ihtimali de göz önünde bulundurularak talepte bulunandan teminat alınması kuraldır .

HMK’nun 390. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda aranan yaklaşık ispat ve kuvvetle muhtemel kanaat nedeniyle  ihtiyati tedbir talep eden tarafından teminat gösterilmesi gerekliliği  Yasanın hükümet gerekçesinde “…hâkim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez…” ifadeleriyle açıklanmıştır.

Yargıtay  15. Hukuk Dairesi     06.07.2012 tarihli    2012/4060 Esas  ,  2012/5172 sayılı kararında bu durumu açıkça ifade etmiştir:   Tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır (HMK. m.390/3) ispat ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında hakim, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu sebepledir ki ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır.

İhtiyati tedbir talebinde teminat gösterilmesi kuralının istisnaları Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 392.maddesinde düzenlenmiştir .Madde hükmü gereği ; İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Ancak 3 istisnai durumda talepte bulunanın teminat göstermesi gerekmemektedir: Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor ise yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa gerekçesinin açıkça belirtilmesi şartıyla mahkeme kararıyla teminat gösterilmemesine karar verilebilir. Teminat gösterilmesinin gerekli olmadığı 3.hâl ise ,talepte bulunanın adli yardımdan yararlan kimselerde olmasıdır.Talepte bulunandan alınan teminatın iadesi süreye bağlanmış asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davası açılmazsa, teminat iade edilir (m. 392/2).

İHTİYATİ TEDBİR KARARI

HMK madde 391/1 hükmünde,” İhtiyati tedbir sebebinin varlığı hâlinde mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir. “denilmek suretiyle uygulanacak ihtiyati tedbirin mahiyetinin tespitinde  mahkemeye  geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır.İhtiyati tedbir kararında bulunması gerekenler kanunda tek tek sayılmış olup bunlar :

1) İhtiyati tedbir talep edenin, varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin ve karşı tarafın adı, soyadı ve yerleşim yeri ile talep edenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,

2) Tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı,

3) Tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği,

4) Talepte bulunanın, ne tutarda ve ne türde bir teminat göstereceğidir.

İhtiyati tedbir kararı verildikten sonra ihtiyati tedbirin uygulanabilmesi için tedbir talep eden , bu kararın kendisine  tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbir kararının uygulanmasını  talep edilmek zorundadır.  İhtiyati tedbir kararının  uygulanmasının olan talep edene tefhim veya tebliğinden itibaren  1 hafta talep edilmemesi hâlinde kanuni süresi içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar Tedbir talep eden,ihtiyati tedbir kararının uygulanmasını, kararı veren mahkemenin yargı çevresinde bulunan veya tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yer icra dairesinden talep etmelidir. İhtiyati tedbir kararının uygulanması sırasında gerekirse zor kullanılabilir ve zor kullanmak hususunda, bütün kolluk kuvvetleri ve köylerde muhtarlar, uygulamayı gerçekleştirecek memurun yazılı başvurusu üzerine, kendisine yardım etmek ve emirlerine uymakla yükümlüdürler. İhtiyati tedbir uygulayan memur bu esnada  tedbir konusu ile ilgili her türlü iddiayı ve tedbirin konusunu ve yerini tutanağa geçirmekle yükümlüdür. Memur tarafından tutulan bu tutanağın bir örneği tedbir sırasında hazır bulunmayan taraflara ve duruma göre üçüncü kişiye tebliğ edilir.

Dava konusu hakkın hüküm kesinleşinceye kadar korunmasını büyük ölçüde teminat altına alan ihtiyati tedbir kararlarının hukuki niteliği  öğretide tartışmalıdır. Bir görüşe göre ihtiyati tedbir kararları nihai karar niteliğinde olup bir diğer görüşe göre ara karar niteliğindedir.Bunların yanında ÖZEKES,ihtiyati tedbir kararını  geçici nihai kararlar olarak nitelendirirken ,  nihai karar değil nihai karar benzeri kararlar olarak kabul eden bir görüş de mevcuttur .Doktrinde  genel kabul gören  görüşe göre ise  ihtiyati tedbir kararları ara karar niteliğindedirler. İhtiyati tedbir kararlarını teknik anlamda ara karar niteliğine de  maddi anlamda kesin hüküm  niteliğine de sahip olmadığını savunun bir başka görüş de mevcuttur. Yargıtay’ın görüşü ise ihtiyati tedbir kararlarının ara karar ve çekişmesiz yargı işi olduğu yönündedir. Ara karar niteliğinde olan bu kararlarında gerekçeli olarak verilmesi gerekir .

“İhtiyati tedbir talebinde bulunulması halinde, bu istemin reddine dair kararlar “ara kararı” niteliğinde olup bu nitelikteki ara kararlarının infazı söz konusu olmadığından gerekçeli karar formatında yazılmasına gerek yoktur. HMK’nın 391/…. maddesi ihtiyati tedbir talebinin kabulü haline, bir diğer söyleyişle ihtiyati tedbir kararına ilişkin olup ancak bu nitelikteki kararlarda bulunması zorunlu unsurlara işaret eden bir yasa maddesi niteliğindedir… Elbette ki, Anayasa’nın 141/…. maddesi uyarınca mahkemelerin verdiği her türlü kararın ve bu arada ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin ara kararlarının da gerekçe taşıması gerekir. Yargıtay’ın müstakilen temyiz yolu açık bulunan ara kararı niteliğindeki ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin kararlar üzerindeki temyiz incelemesinin de söz konusu ara kararında da yer alması gereken işbu “gerekçe” üzerinden gerçekleştirilmesi gerekli ve yeterlidir.” Yargıtay 11. Hukuk Dairesi         2013/17087 E.  ,  2013/22812 K.

İHTİYATİ TEDBİR KARARINA İTİRAZ VE İSTİNAF KANUN YOLU

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince ihtiyati tedbir kararına karşı bu kararı tamamen ortadan kaldırmak ya da tedbiri değişikliğe uğratmak suretiyle karşı konulabilir .

İhtiyati tedbir kararının karşı taraf dinlenerek ya da karşı taraf dinlenmeden verilmiş olması ihtimalleri bakımından karara karşı koyma usulleri farklı düzenlenmiştir. Burada karşı tarafın dinlenilmesi ile kastedilen kararın dosya üzerinden değil duruşma yapılarak karşı tarafın duruşmaya davet edilip dinlenmesi suretiyle karar verilmesidir. Karşı tarafın dilekçe sunmak suretiyle ihtiyati tedbir talebine cevapta bulunması ,kararın karşı taraf dinlenerek verildiği sonucunu doğurmayacaktır.Bu durum ,adil yargılanma hakkı kapsamında hukuki dinlenilme hakkının gereğidir. Nitekim bu kararlara karşı yapılan istinaf incelemelerinde de karşı tarafın tedbire karşı savunma yapabilmesinin önemi üzerinde sıklıkla durulmuştur.  İhtiyati tedbir kararının gerekçeli olarak verilmesi zorunluluğunun en önemli sebebi bu itiraz hakkının etkin kullanılabilmesinin temininin sağlanmasıdır.

Kural , ihtiyati tedbir kararının karşı taraf da dinlenerek verilmesidir.  İhtiyati tedbir kararının ivedilikle verilmesi gereken durumlarda karşı taraf dinlenmeden ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına karşı,dava açılmadan ihtiyati tedbir talep edilmişse kararı veren mahkemeye ,dava açıldıktan sonra ihtiyati tedbir kararı verilmişse bu davaya bakan mahkemeye  itiraz edilebilir. Esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verilir.   İtiraz , aksine karar verilmedikçe, icrayı durdurmaz.

İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa  tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata; ihtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler ise ihtiyati tedbiri öğrenmelerinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata karşı kararı veren mahkemeye itiraz edebilirler.İtiraz dilekçe ile yapılır ve dilekçede itiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir( HMK Madde 394/4).İtiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulabilir ve bu başvurular öncelikli olarak incelenir.Kanun yoluna başvuru üzerine verilen kararlar kesindir.Yani ilk derece mahkemesi tarafından karşı taraf dinlenmeden verilen ihtiyati tedbir  kararına itiraz sonucu verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması hâlinde Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar kesin olup bu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulamaz. İhtiyati tedbir kararının itiraz üzerine kaldırılması kararına karşı  da istinaf kanunun yoluna başvurulabilir.Bu başvuru üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar kesin olup bu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulamaz .

İhtiyati tedbir kararının reddi hâlinde itiraz mümkün olmayıp,red kararına karşı  ihtiyati tedbir talebinde bulunan ,istinaf kanun yoluna başvurabilir. Tedbir hakkında verilen red kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi iki şekilde karar verebilir.İhtiyati tedbir kararının reddi hâlinde istinaf başvurusu üzerine  Bölge Adliye Mahkemesince  istinaf başvurusunun reddi kararı verilmesi hâlinde bu karar kesin olup bu karar temyiz edilemez.Bazı durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verir. İhtiyati tedbir talebi hakkında mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermesi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi dosyayı kararı veren mahkemeye gönderir.   İlk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebi hakkında verdiği kararına karşı inceleme yapan Bölge Adliye Mahkemesi ,istinaf başvurusunun kabulüne karar vermesi hâlinde talebin yeniden incelenmesi için  dosyayı esas hakkında inceleme yapan ilk derece mahkemesine gönderebileceği gibi istinaf başvurusunu kabul etmesi üzerine veya kendisinin ilk derece mahkemesi olarak uyuşmazlığı gördüğü hâllerde dosyanın esasına girerek inceleme yaptığı hâllerde , talep üzerine  ihtiyatî tedbir hakkında karar verebilir. Bölge Adliye Mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine gönderme nedenleri Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinde,  tahdidi olarak sayılmıştır ve bunlar dışında kalan hâllerde Bölge Adliye Mahkemesinin delilleri değerlendirerek ihtiyati tedbir talebi hakkında bizzat karar vermesi gerekir. İhtiyati tedbirin amacının gerçekleşmesi ve tedbir talebinin acele verilmesi gerekliliği göz önüne alındığında bölge adliye mahkemesi delilleri kendisi değerlendirerek ihtiyati tedbir hakkında bizzat kendisi karar verebilir.( Av. F. KÖKSALAN ). Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ihtiyati tedbir kararının karşı taraf dinlenmeden verilmesi hâlinde itiraz kanun yoluna başvurulabileceği şüphesizdir nitekim bu hukuki dinlenilme hakkının gereğidir. Bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemesi gibi görev yaptığı hallerde de dava açılmadan önce veyahut dava sırasında ihtiyati tedbir talebinde bulunulabilir . Bu hallerde de karşı taraf dinlenmeden verilen ihtiyati tedbir talebine karşı itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilecek karara karşı temyiz kanun yoluna başvurunun mümkün olup olmadığı yasada açıkça düzenlenmemiş olup bu husus  doktrinde tartışmalıdır. Baskın görüş bölge adliye mahkemesinin, kendisinin verdiği ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan itirazı kesin olarak karara bağlayacağı yönündedir.

SONUÇ

Dilekçe ile talep üzerine mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir kararları ; uzun süren yargılama safhasında hak kayıplarını önlemek ,davacının davayı kazanması hâlinde dava konusu mala kavuşmasını güvence altına almak ve dava sonuçlanana kadar gerçekleşebilecek rizikodan hak sahibini korumak amacıyla verilen geçici hukuki koruma tedbirleridir. İhtiyati tedbir talebinin kabulü için tam ispat şartı aranmayıp yaklaşık ispat yeterlidir ve bu nedenle istisnai hâller dışında ihtiyati tedbir talep edenden teminat alınması zorunludur. Dava açılmadan önce veya dava sırasında  verilen  ihtiyatî tedbir taleplerinin reddi kararlarına karşı yapılan istinaf başvuruları kabul edilirse, yasada sayılan tahdidi haller dışında BAM tedbir talebi hakkındaki red kararını kaldırıp karar vermelidir. Bölge adliye mahkemesi tarafından verilen  karar kesin olup bu karara karşı  temyiz yoluna başvurulamaz. Bölge adliye mahkemesi tedbir talebini karşı tarafı dinlemeden vermişse, bu karara karşı edilebilir.  Bu nedenle, bölge adliye mahkemesinin karşı tarafı dinlemeden verdiği tedbir kararına karşı da davayı gören ilk derece mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulup başvurulamayacağı tartışmalı olup ,baskın görü bu konuda Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin olduğu yönündedir.

KAYNAKÇA

Cengiz Serhat KONURALP,” İcra Ve İflas Hukuku’nda İhtiyati Tedbirler”, T.C.İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi,İstanbul 2006

Dr. Öğr. Üyesi Cemil SİMİL,” Bölge Adliye Mahkemelerinin İhtiyatî Tedbir Kararı Verebilmesi Ve Kararın Denetimi” , Süleyman  Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C: 10, S: 2,  YIL: 2020

Fatih KÖKSALAN, “Bölge Adlıye Mahkemesı’nın Verdığı İhtıyatı Tedbır Kararına Karşı Hmk M. 396’nın Konumu”,İstanbul Barosu Dergisi, Cilt: 96 , Sayı: 2 ,s.105-114 ,Yıl: 2022

Yrd. Doç. Dr. Mustafa GÖKSU,” Hukuk Muhakemeleri Kanununa Göre İhtiyati Tedbirin Uygulanmasını Talep Etme Zorunluluğu”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sayı 2014, s. 1253-1273 2015